8 Mayıs 2011 Pazar

Eczacılık Yan Gelip Yatmaktır!!!




Eczacılık yan gelip yatmaktır. Tek başına düşünüldüğünde haksız olan önerme zira eczacılığı sağlık sisteminin bir parçası olarak düşünüp ona göre yorum yapmak gerektiği kanaatindeyim. Türkiye'de maalesef ki sağlık bir insan hakkı değil bir endüstri, bir para kazanma makinası olarak düşünülmektedir. bu yüzden hastalar sadece eczanelerde değil sağlık sisteminin bütün basamaklarında müşteri gözüyle bakılmaktadır. Örneğin Sağlık Bakanlığı'nın ortaya koyduğu performans sistemi bunun en birincil örneğidir. bu sisteme göre bir doktor ne kadar çok hasta muayene ederse devletten o kadar çok para almaktadır. Yani hasta müşteridir ve devletin bu politikasına göre doktorun hastayı muayene etmesi değil, onu görmesi devletten para alması için yeterlidir. Görüldüğü üzere balık sağlık sisteminde baştan kokmaktadır. Eğer bir birey devletin sağlık politikalarına hayran kalıp sonra eczacılar yatıyorr yeaa diyorsa bu en basit açıklama ile ikiyüzlülüktür.

Gelelim bir eczacı olarak eczacılığın nasıl uygulanması gerektiği fikrime: Bana göre eczanelerde kesinlikle para ile ilgili bir durum söz konusu olmamalıdır diğer bir deyişle eczanelerde muayene ücreti, katkı payı, ödenmeyen ilaç yüzdesi gibi parasal işlemler dönmemelidir. eczacının 1.görevi hastaya doktorun yazdığı ilacı temin etmek olmalıdır. Kazandığı para ise doğrudan devlet tarafından hasta için ödenen ilaç parası olmalıdır.

Parasal işlemin önüne geçip eczaneleri bu şekilde birer ticarethane durumdan mümkün olduğu kadar çıkardıktan sonra 2. konu hastanın ilaç kullanımında doktor ile eczacının aynı sorumluluğu almasıdır. Günümüzde ne yazık ki bir çok doktorun egosu yüzünden bu mümkün olmamaktadır. Reçetede tek yetkili Türkiye'de doktordur. Reçetede ki hata yüzünden eczacının doktoru sadece uyarma durumu bulunup reçetede düzeltme yapmasını doktordan isteyemez iste de doktorların büyük kısmı eczacılara sen bende daha iyi mi bileceksin mantığı ile yaklaşmaktadır. Eğer reçetedeki hata yüzünden doktor ile eczacıya aynı oranda sorumluluk verilirse eczacıların daha çok sorumluluk sahibi olması gerekeceğinden hasta eczaneye geldiğinde bilgisayar başında facebook'a girmesi pek mümkün olmayacak ve hastayı özellikle daha çok bilgilendirmenin yolunu arayacaktır.

Son olarak türkiye'de hastalar sağlığın her basamağında müşteri olarak başta devlet politikaları gereği kabul ediyorsa bunun sorumluluğu tek başına eczacılara yüklenilemez.. ve devletin bu sağlık politikalarını kabul eden birisinin de eczacılara "eczacılık yan gelip yatmaktır" deme hakkı yoktur.

1 Mayıs 2011 Pazar

En güzel isim Sıfatına..



Aşklarım

Sevdalarım

Tutkularım

ya da

Çok çabuk gelen bulaşık sıram

Aç günlerimde beni yalnız bırakmayan Nuh'un Ankaram

Kışın soğuk, yazın serin küçük odam

Beni okula 15 dk'da yetiştiren banliyö trenim

Cebimde 5 para yokken kaçmaya çalıştığım kondüktör abim

ya da

Kışın gizli buzlanmam

Soğuk, bulanık gri sokaklarım

Dünyanın en kısa metro hattım

Pasosuz bindiğim "Ego"m

ve

Sol yumruğum

Yeşil parkam

Ruhsuz sokaklara haykırdığım sloganlarım

Hayallerim ütopyam

Yakmaya çalıştığım kibrit çöpüm

ve

Okulumun g.t kadar küçük çim bahçesi

Dünyanın en kaliteli öğrenci yemekhanesi

Kirli lab. kutum

Bozuk pipetim

Sentezleyemediğim etken maddem

Son gün çalıştığım ders notlarım

Dönem başlarında 2 hafta tutabildiğim defterim

Pasaklı lab önlüğüm

Beraber gitmediğimiz yer kalmayan sırt çantam

ve

Çaresizliğim, vazgeçişlerim beklenmeyen geri dönüşlerim

Nefes'im Telwe'm Passage'ım

Sakaryada ki az sulu çok tatlı biram

ve

Her türden manyaklıklarım

Yani

Öğrenciliğim;

Seni ve içerdiğin herşeyi çok seviyorum ve ben, galiba,yakında sana veda ediyorum.. Yaşanacak onlarca güzel şey var hayatta ama sensiz hep biraz eksik olacak mutlaka..Yaşattırdığın herşey için teşekkürler. Hoşçakal en büyük en güzel isim sıfatım..


17 Mart 2011 Perşembe

Nükleer!

nükleer santral patladığında
ülkeden kaçma şansı olanlar mı karar verecek topraklarımızın içine edilmesine!
işte o yüzden diyoruz
memleket, ülke yangın yeri iken kaçacak yeri olmayanlarındır diye!

5 Mart 2011 Cumartesi




En güçlü faşizmler demokrasi masallarıyla gelir
Bu yüzden endişeli olmalıyız ;
Fakat en güçlü faşizmler bile
bir kibrit çöpüne bakar her zaman,
Umudumuz hiç yok olmasın..